Dijital fotoğrafçılık, fotoğraf üretmek için film yerine dijital teknolojiyi kullanan
fotoğrafçılık biçimidir. Film kullanımında çekim sonrasında çeşitli kimyasal işlemlerle
fotoğrafın izlenilebilir hale gelmesi gerekirken, dijital fotoğrafçılık ile çektiğiniz fotoğrafları
anında görebilmek mümkündür. Uzun vadede ise daha düşük maliyete sahip olması nedeniyle
kısa zamanda yaygınlaşmış ve teknolojinin de hızla ilerlemesi sayesinde, günümüzde büyük
format dışında kalan tüm alanlarda dijital fotoğrafçılık film kullanımının önüne geçmiştir.
Dijital görüntüler piksellerden ya da basit bir dille noktalardan oluşur. Her pikselin, iki
tabanlı bir sayı ile tanımlanan değeri vardır. Bir bitlik bir fotoğraf 1 ve 0’lardan oluşan bir dizi
piksellerden oluşur ve elde edilen renk yalnızca siyah ve beyaz olur. Renkli dijital görüntülerde
her bir piksel için 24 bit kullanılır böylece ana renkler olan kırmızı, yeşil ve mavi için 8’er bitlik
3 bölüm oluşturulur. Görüntünün boyutlarını, enine ve boyuna bulunan piksel sayısı belirler.
Örneğin 3000 x 2000 piksellik bir görüntüde toplam 6,000,000 (6 MP) piksel vardır ve her
pikselin rengi 24 bitlik bir sayı ile tanımlanır.
Bir inç uzunluktaki piksel sayısı, çözünürlüğün birimidir. Örneğin bir inç uzunluk 300
piksel yer alıyorsa, böyle bir fotoğraf için 300 ppi çözünürlüğünde denir. 300 ppi kaliteli bir
fotoğraf için yeterli bir çözünürlüktür. 72 ppi ise ancak internet ortamında kullanılabilir. Bir
fotoğrafın yalnızca çözünürlüğünden söz etmek de aslında yeterli değildir. Çünkü görüntünün
boyutlarının da çözünürlük kadar önemi vardır.

Piksel kavramı dijital fotoğrafçılıkta ana yapıtaşını oluşturur. Satır ve sütun olarak sıralı
yerleştirilmişlerdir.
* (2048×1536)=3.145.728.000
* (SatırxSütun)= Toplam piksel

Renkler CCD veya CMOS çiplerin önüne yerleştirilen renk filtresi tarafından oluşturulur.
RGB: Doğadaki üç ana renk : KIRMIZI YEŞİL MAVİ, Üç piksel o bölgenin renk değerini
verir. Dijital fotoğraf makinelerinde iki tip renk uzayı bulunmaktadır. Bunlar: Adobe RGB ve
sRGB’dir. Adobe RGB Renk Uzayı, sRBG göre daha fazla renk tonuna sahiptir.

CCD: Charged Coupled Device – Yük birleştirme aygıtıdır. Pikseller ışığa maruz
kaldıklarında, elektrik yüklerini ayrı bir elektrik amplifikatörüne aktarır. Bilgilerin
amplifikatöre aktarılma işlemi çok hızlı olmasına karşın, saniyenin kaçta kaçını kapsadığına
bakıldığında önemli bir zaman dilimidir. Bu gecikme, fotoğraf makinesinin saniyede kaç
fotoğraf çekilebileceğini belirlemektedir.
CMOS: Complimentary Metal Oxide Semiconductor – Üstün Metal Oksit Yarı
İletken’in kısaltmasıdır. Eskiden CMOS sensörleri göreceli olarak düşük kalitede görüntü
üretiyor ve üretim teknolojisi daha pahalıydı. Fakat son yıllarda, sensörlerin ortaya çıkardığı
gereksiz elektronik parazitleri ortadan kaldıracak teknolojiyi geliştirerek profesyonel kalitede
görüntü elde edilmesi sağlanmıştır.

Neden Dijital Fotoğrafçılık?


– Çektiğimiz fotoğrafı anında görebiliyor olmak. Analog makineler ile yapılan çekimlerde
çektiğimiz fotoğrafın nasıl olduğunu görmek için filmi yıkamak gibi bir dizi işlem yapılması
gerekmektedir. Dijital fotoğrafçılıkla birlikte eğer çektiğimiz fotoğrafta eksik ya da
yanlışlık varsa ya da beğenmediysek anında, iş işten geçmeden fotoğraf yeniden çekebilir.
Filmin kullanıldığı dönemlerde çekim sonrası heyecanı banyo sonrasına kadar devam
etmekteydi. Fotoğrafın yapısal kalitesi bir yana, pozlandırmanın doğru olup olmadığından
bile emin olamadığımız için sonuç heyecanla beklenirdi. Bir fotoğraf genel olarak
mükemmel olsa da, kazara kareye girmiş bir küçük öğe, bir kuş, bir tel veya banyoda
oluşmuş bir leke, bir çizik fotoğrafın atılmasına sebep olurdu.

– Çok sayıda fotoğraf çeken biriyseniz, ekipmanı aldıktan sonraki toplam maliyetinizin
filmli fotoğrafçılığa göre (film, banyo, bastırma veya dijitale tarama) daha düşük
olmaktadır.
– Fotoğraflar ek bir işleme gerek duymadan bilgisayarımızda görüntülenebilmektedir.
– Fotoğraflarımızı dışarıda bastırabileceğimiz gibi kendi yazıcımızla da kolay bir şekilde
bastırabiliriz.
– Dijital fotoğraf makinelerinin, çektiğimiz fotoğraflara çekim tarihinin yanı sıra, çekim
ayarları (diyafram, enstantane vs.) ve hatta çekimin yapıldığı yerin koordinat
(Geotag/Coğrafi Etiketleme) bilgileri gibi bilgiler de eklenebilmektedir.
– 36 çekimden sonra film değiştirmek zorunda kalmadan, tek bir hafıza kartı ile yüzlerce
fotoğraf çekilebilir.
– Çekimlerimizi arkadaşlarımıza doğrudan televizyondan gösterebilir hatta son dönem dijital
makineler ile sosyal medya da doğrudan paylaşım bulunulabilinir.
– Lens ve gövdeden titreşim engelleme çözümleri ile ışık şartlarının yetersiz olduğu
durumlarda bile daha keskin fotoğraflar çekilebilmektedir.
– Dijital fotoğraf makinelerinin anında ISO değerini değiştirmede büyük esneklik sağlaması
değişik ışık koşullarında sorunsuz çekimler yapabilmemizi sağlamaktadır.
– Dijital fotoğraf makineleri ile fotoğrafın yanında gerektiğinde video da çekebilme
olanağının sağlanması.
– Bilgisayarınızda fotoğraflarınız üzerinde filmli dönemdekine göre daha hızlı ve kolay
düzeltmeler yapabilmemiz.
– Sürekli gelişen teknoloji ile ışığın az olduğu durumlarda filmli fotoğrafçılığa göre daha
esnek olması, 50 MP gibi çoğu kişi işin yeterli gelecek çözünürlük değerlerine ulaşılmış
olması.


Filmin Üstünlükleri


– Filmdeki grenler filmin karakteristik özelliğidir yani belli bir desende oluşur, dijital
fotoğrafçılıkta ise ısı ve elektronik bileşenlerin birbirleri ile etkileşimi ile ortaya çıkan
gürültü renkli fotoğraflarda farklı renkte dikkat dağıtıcı noktacıklar gibi farklı şekillerde
ortaya çıkar.
– Filmli fotoğrafçılıkta elinizdeki poz sayısı sınırlı olduğu için daha çok düşünerek, daha titiz
davranarak fotoğraf çekmeniz gerekir. Basit bir fotoğraf gezisinden 500 kareyle dönüp
onları düzenlemek için saatler harcayanlar ne demek istediğimi daha rahat anlayacaklardır
zira 500 karenin içinden çok sayıda gereksiz kare de çıkabilir. Bu tamamen fotoğraf
meraklısından meraklısına değişecek bir durumdur ama çoğunluk tarafından kullanıldığı bir
gerçektir. Ardarda hızlı çekim yapabilen gövdeler ile makineli tüfek gibi çekim yapılmasını
da bu gruba dahil edebiliriz.
– Filmin dinamik aralığı dijital algılayıcılardan daha geniştir, dijital fotoğraf makinesinde ışık
patlaması ile giden bir bölgeyi kurtarmak çok zordur ama film bu konuda daha esnek
davranır, agrandizörle bu bölgelerdeki detayı hala alabilirsiniz.
– Dijital fotoğrafçılıkta matematiksel formüller kullanılarak ara değer kestirimi
(‘interpolation’) ve köşeleşmeyi engelleme (‘Anti-Aliasing’) işlemleri uygulandığı için son
üründe çektiğimiz nesnede olmayan renkler ve renk kaymaları oluşabilmektedir, filmde ise
sahne olduğu gibi filme aktarılır. Teknolojinin gelişmesi ile günden güne bu bozulma
azalmaktadır.
– Çözünürlük konusu ise hala tartışılagelen bir konudur. Kimisi dijitalin filmi yakalaması için
hala çok yolunun olduğunu söylerken, kimileri 35mm’lik filmin verdiği çözünürlük
değerinin 35mm’lik optik sensörün 8-10MP ile verebildiğini söylemekte, yani henüz herkes
tarafından ortak kabul gören bir görüş yok. Burada önemli olan kriter ne kadar büyük baskı
alacağınız ve bu baskıyı ne kadar yakından izleyeceğinizdir. Mesela Norman Koren‘e göre
çok büyük boyutlu baskı almayacaksanız (30x50cm mesela) 11MP’lik EOS 1Ds ile orta
format Pentax 67II arasındaki fark çok belirgin değil, 60X76cm gibi daha büyük baskılarda
da ancak yakından bakıldığında fark görülebiliyor ama grensiz EOS 1Ds görüntülerini tercih
edeceğini de belirtmiş. Bu durumda tercih kullanıcıya kalmaktadır.
Dijital fotoğrafçılık sonuç olarak çok daha hızlı, fotoğraflarda daha hızlı düzeltmeler
yapılabiliyor, yüksek ISO performansı artacak ve uzun vadede maliyetler düşecektir.

Dijital Tek Objektifli Refleks Fotoğraf Makineleri (DSLR)


Dijital tek objektifli refleks fotoğraf makineleri ( Digital Single Lens Reflex, DSLR)
tüm dünyada yaygın olarak kullanılan dijital fotoğraf makinesi türüdür. Tercih nedenlerinin
başında objektiflerinin değiştirilebiliyor olması gelmektedir. Bu tür fotoğraf makineleri ile
uygun odaklı bir objektif kullanarak konuyla mesafemiz değişmeden konuyu daha detay
çekebilir ya da geniş açılı bir objektif ile gözün gördüğü açıdan daha geniş bir alan fotoğraf
karesi içerisine alınabilir.

DSLR Fotoğraf Makinelerinin Çalışma Prensibi

DSLR fotoğraf makinelerinde, konudan yansıyan ışınlar objektif ve diyaframdan
geçerek objektifin arkasında 45 derece açıyla duran aynaya gelmekte ve buradan yansıyan
ışınlar üst tarafta bulunan penta prizma içerisindeki aynaya ve bu aynadanda yansıyarak vizöre
gelmektedir. Bu aşamada fotoğrafçı sadece kadrajı ayarlama şansına sahiptir. Deklanşöre yarım
basıldığında fotoğraf makinesi hem netliği yapar hem de pozlandırmayı ölçer. Deklanşöre tam
basıldığında fotoğraf çekimi gerçekleştirilir. Vizöre gelmekte olan ışınlar seçilen perde hızı
süresince sensörün üzerinde kalır. Sonrasında sensör bu ışık bilgisini dijital olarak algılayarak
çözünürlük değerine göre belirli bir ebatta ve RGB (Red-Green-Blue) yani Kırmızı, Yeşil, Mavi
olarak üç ana renkten oluşan bir görüntü oluşturur.
DSLR fotoğraf makineleri fillm döneminde kullanılan 35mm film boytundaki 36×24
dijital sensörleri ya da buna çok yakın sensör boyutlarını kullanmaktadır. Bu anlamda film
dönemindeki kalite DSLR makinelerde de sürdürülebilir bir niteliktedir.
Bu tür fotoğraf makinelerinin diğer bir önemli özelliği, kullanıcının tamamen manuel
kullanımına olanak tanıyan özelliklerinin olması ve farklı çekim tekniklerinin uygulamasına
olanak tanıyan çekim modlarının varlığıdır. Genellikle tüm modellerde enstantane öncelikli
(Canon marka makinelerde TV, Nikon marka makinelerde S simgeleri ile gösterilir), diyafram
önceliği Canon: AV, Nikon: A) manuel (M) ve program (P) gibi seçenekler bulunmaktadır.
DSLR fotoğraf makinelerinin objektifleri kompakt fotoğraf makinelerine daha kaliteli
merceklerden üretilmişlerdir. Ayrıca bu fotoğraf makinelerine balık gözü objektiften süper tele
foto objektiflere kadar çok geniş bir yelpazede objektif takılabilmesi fotoğraf sanatçısına geniş
çalışma alanı yaratmaktadır.

Dijital Kompakt Fotoğraf Makineleri

Bu tür fotoğraf makinelerini üç başlıkta gruplandırabiliriz.
1- Pozlaması ve netlemesi tamamen otomatik olanlar: Bu grupta yer alan fotoğraf
makinelerinde neredeyse kullanıcıya hiçbir şey bırakılmamıştır. Kullanıcı renk dengesi,
çözünürlük flaş kullanımı gibi gibi ayarlar bırakılmış geri kalan özellikler otomatik
olarak ayarlanmıştır.
2- Pozlaması hem otomatik hem manuel, netlemesi otomatik olanlar: Bu grupta yer alan
fotoğraf makinelerinde ilk gruptakilerden farklı olarak pozlandırma kullanıcının da
seçeneğine bırakılmış ve program, enstantane, diyafram, manuel kullanımlarına ek
olarak portre, manzara, gece çekimi gibi hazır modlar da sisteme eklenmiştir.
3- Pozlandırması ve netlemesi hem otomatik hem manuel olup üzerindeki özelliklerle
DSLR görünümlü olanlar. (DSLR-like, DSLR Light, DSLR benzeri gibi isimlerle
adlandırılmaktadır. Bu fotoraf makineleri aynı DSLR görünümlüdür ancak çalışma
sistemleri farklıdır. DSLR-benzeri fotoğraf makineleri tutma bölümü, dışarı çıkık lensi,
gövde üstünde mod ayar tekeri ve AV/TV/M modları, sık kullanılan ayarları
değiştirmek için ek düğmeleri ve kimi modellerde harici flaş takabilmek için flaş kızağı
ile görünüş ve kullanım bakımından DSLR fotoğraf makinelerine benzerler. İşleyişleri
de kompakt makinelere göre daha hızlı olup, DSLR’lere göre daha yavaştır yani tam
anlamıyla kompakt ile DSLR arasında bir geçiş modeli görevi görürler.

Dijital Kompakt Fotoğraf Makinelerinin Çalışma Prensibi

Dijital kompakt fotoğraf makinelerinde vizör, objektiften tamamıyla bağımsızdır. Bu
makinelerde vizörde görüntüyü izlemek için bir aynalar grubu bulunmamaktadır. Bu durumun
sakıncası objektiften geçen ışınların vizöre gelmeden doğrudan sensöre ulaşmasıdır. Çünkü
vizör ile objektifin eksenleri farklıdır. Bu durumun sonucunda vizörden bakrken objeye üstten
bakarken, objektif düzlemi paralel ama daha alt seviyeden aynı objeye bakar. Böylece objeden
sensöre gelen ışınlar, objektiften yani vizöre göre daha alt düzlemdengelir. Böylece iki görüntü
arasında kadraj farkı oluşur. Buna paralaks hatası denir.
Dijital kompakt fotoğraf makinelerinde kullanılan LCD ekranlar yukarıda sayılan bu
hatanın önüne geçmesine neden olmuştur. Objektif yardımıyla sensöre gelen görüntüler
doğrudan LCD ekrana geldiği için paralaks hatası oluşmamaktadır.

DSLR ve Kompakt Fotoğraf Makineleri Karşılaştırılması


DSLT (Digital Single Lens Translucent) Fotoğraf Makineleri

SLR makinenin icat edilmediği dönemde Üç ayrı objektifi ile bir makineyi kullanırken
vizörün Her birini takınca beraberinde ona ait vizörü de takmak gerekiyordu. Hata yapıldığı
takdirde düzeltilemeyecek sonuçlara neden olmaktaydı. Ayrıca vizörün gördüğü ile objektifin
gördüğü farklı eksenlerden olduğu için paralaks hatası da kaçınılmaz bir durumdu. zoom
objektif kullanmak istenirse işte bu büsbütün olanaksızdı. SLR makine bu sorunu çözmek için
gelişen teknolojiydi. Ama ne pahasına? İnip kalkan aynanın karmaşık mekanizması, otomatik
diyaframın mekanik külfetleri, üstüne üstlük geniş açı objektifler aradaki ayna engeli yüzünden
kullanılamaz olunca, zorlanmış yeni tasarımlarla yapılmış ağır ve karmaşık geniş açılara
katlanma durumu… SLR sistemi bütün handikaplarına rağmen 1930’lardan beri fotoğrafçıların
birinci tercihi olmuştur. Ancak teknolojinin gelişmesi ile birlikte SLR fotoğraf makinelerinin
ilk dönemlerindeki handikaplarını çözen gelişmeler yaşanmıştır. Dijital teknoloji en basit
makinede bile objektifin gördüğünü bize anında makinenin arkasından gösteriyor. Üstelik
SLR’lerdeki gibi %94’ünü değil, %100’ünü gösteriyor. Hem ekranda hem de elektronik
vizörde. Makinenin içinde artık inip kalkan ayna, yay ve manivelaya ihtiyaç duymayan yeni
profesyonel fotoğraf makineleri yaygın bilinen adıyla aynasız, DSLT, Digital Single Lens
Translucent fotoğraf makineleri yaygın olarak üretilmeye, tercih edilmeye başlamıştır.
Bu tip makinelerin en önemli özelliği her hangi bir ayna sisteminin olmayışıdır. Bu tip
fotoğraf makineleri filmli fotoğraf makinelerinin yoğun olarak kullanıldığı dönemde telemetreli
ya da ayrı bakaçlı/vizörlü makineler olarak bilinmektedir. Günümüz de ise daha çok bakaçsız
ya da elektronik bakaçlı/vizörlü modellerden oluşmaktadır.
Aynasız fotoğraf makinelerinin daha küçük ve hafif yapıları, her konu için uygun bir
objektif kullanımına uygun olmaları, video çekim olanakları, yüksek görüntü kaliteleri onların
birçok fotoğraf sanatçısı tarafından tercih edilmesini sağlamaktadır. Kullanım kolaylığı
hafifliği bu hafifliğiyle ve küçük boyutlarına rağmen çok kaliteli fotoğraf ve video üretmeleri
onları DSLR fotoğraf makinelerinin karşısına ciddi bir rakip olarak çıkmasını sağlamaktadır.
Aynı işi yapan makinenin gövde iriliği gerek hacim, gerek ağırlık olarak bazı prestijli
SLR gövdelerin 6’da biri kadar. Objektiflere gelince geniş açılarda 12-14 mercekli karmaşık ve
gülle gibi objektiflere artık gerek kalmamaktadır. 6-7 elemanlı ufak geniş açılar kusursuz sonuç
vermekte. Uzun odaklı objektiflere gelince, büyüklükleri net görüntü dairesi çapı ile ilgilidir.
Eğer Full Frame bir aynasız düşünülüyorsa, uzun odaklı objektifleriniz bugünkülere yakın
olacaktır. Ama eğer günümüzdeki sensör boyutlarına sahip bir aynasız fotoğraf makinesi
kullanıyorsanız objektiflerinizin tümü küçülecektir.

Aynasız Fotoğraf Makinelerinin Avantajları ve Dezavantajları Avantajları:

– Boyut: Aynasız fotoğraf makineleri af sensörü, penta prizma ve ayna bulundurmadıkları için
daha küçük ve hafif gövdelere sahip.
– Sensör: Aynasız fotoğraf makineleri de bazı DSLR modelleri gibi Apsc sensor
kullanmaktadırlar.
– DSLR fotoğraf makineleriyle aynı kalitede fotoğraf ve video üretebilmektedirler.
– Hız: DSLR fotoğraf makinelerin de bulunan ayna sistemi fotoğraf çekerken hareket ettiği için
nispeten daha yavaştırlar. Aynasız fotoğraf makinelerinde ayna sistemi bulunmadığı için daha
hızlı fotoğraf çekebilmektedir.
– Sürekli Canlı Ön İzleme: DSLR fotoğraf makinelerinde canlı ön izleme ayna sisteminin
kalkmasıyla gerçekleşiyor. Aynasız modellerde ise hem fotoğraf hem de video çekerken sürekli
olarak canlı ön izleme yapmak mümkündür.

Dezavantajları:

– Lens: Aynasız fotoğraf makineleri DSLR fotoğraf makinelerinden farklı bayonet kullandıkları
için DSLR fotoğraf makineleri için üretilen lensleri aynasız sistem kullanan makinelerde
kullanmak mümkün değildir. Şimdilik çok fazla lens çeşidi bulunmasa da çok yakında bu
sorunda ortadan kalkacaktır.
– AF: Aynalı sistemler auto focus, odaklanma özelliklerini Phase Detection ile yapılırken
Aynasız fotoğraf makinelerinin bazı modellerinde Kontrast Detection adı verilen bir sistem
kullandığı için DSLR modellere göre kontrast detection Af sistemi daha yavaştır..
Bazı profesyonellerin kaygısı şudur: Profesyonel iş çekimlerinde elimizde bu küçük
makineleri görenler bize saygı duyarlar mı? İlk bilgisayarların bir oda dolusu makaralı teyp ve
delikli kartlarla çalışan sandık misali gövdelerden taşınabilir olacağı, ceplere girdiği, seyyar
telefon olarak kullanılan araç telefonları seyyar denemeyecek kadar iri ve ağırlığı ve buradan
cep telefonlarına geçişin ne kadar hızlı olduğu düşünüldüğünde bu kaygının gereksiz olduğu
söylenebilir. Ancak Türkiye gerçeği göz önüne alındığında ne kadar büyükse o kadar iyidir, bu
makineden benim ev de de var gibi düşünceler profesyonel işlerde fotoğrafçılara problemler
yaratmaktadır. Sonuç olarak yapılan işin görselliği işi yapan cihazın görselliği ile ilgili de
müşteri veya model tarafında beklenti yaratmaktadır.

Kaynakça

İKİZLER, EMRE: Temel Fotoğraf, İstanbul, Fotoğrafevi
KANBUROĞLU, ÖZER: Amatörler İçin Dijital Fotoğraf, İstanbul, Yalçınlar, 2010.
fotografbilgimerkezi.com/nasil-cekerdik-simdi-nasil-cekiyoruz/.html
birkarefotograf.com/aynasiz-fotografmakineleri/
fotografbilgimerkezi.com/aynasiz-fotograf-makineleri-varken/.html
ysmnkrl.wordpress.com/makale/gunumuzun-dijital-fotograf-makinelerine-gelirken/