1 – Her Şeyden Önce Fotoğraf Nedir?
Fotoğraf kelimesi, Yunanca ışık anlamına gelen ‘photo’ ve çizim anlamına gelen
‘graphie’ kelimelerinin birleşmesi ile oluşmuştur. Bu doğrultuda ‘ışıkla çizmek’ anlamına
gelmektedir. Fotoğrafçılık merakı, fotoğraf çekmeye yarayan cihazların ve cep telefonlarının
da yardımıyla giderek artan bir ivmeyle yaygınlaşmaktadır. Fotoğraf çeken cihazların en
basitinden en karmaşık olanına kadar dijitalleşmesi, kullanımının kolaylaşması ve herkesin
alabileceği fiyatlara gerilemesi ile ‘fotoğrafçı’ sayısında da ciddi bir artış olmuştur.
Kelime anlamından da anlaşılacağı üzere “Işıkla çizmek”, fotoğraf için en önemli
aracın ışık olduğunu net olarak söyleyebiliriz. Işık olmadan fotoğraf olmaz, bu durumda
fotoğrafçının ilk önce ışığı iyi tanıması gereklidir ama bu da tek başına yeterli değildir.
Fotoğrafçı ışığın yanı sıra fotoğrafı çektiği ekipmanının teknik özelliklerine hakim olmalı,
estetik ve kültürel bilgi birikimini de etkili bir şekilde fotoğraf üretme sürecinde
kullanabilmelidir.
Emile Zola, der ki : “Benim fikrimce bir şeyi fotoğraflayana kadar onu gerçekten
gördüğünüzü iddia edemezsiniz.”
Var olan güzelliğe şahitlik etmek, belgelemek ve paylaşmak,..
Robert Haas’ın fotoğrafçının büyük ironisi olarak ifade ettiği gerçek bu noktada daha
bir berraklaşıyor. “Bir görüntüyü çıplak gözle görüp onu çıplak gözün göremeyeceği şekilde
kayda alırım.”
Teknik tanım : Nesnelerden yansıyan ışığın ışığa duyarlı bir yüzeyde iz bırakması ve bu
izin kimyasal veya elektronik süreçlerden geçirilmesi..”
Tanım fotoğrafın nasıl oluştuğunu anlatır, fakat bundan ziyade, o kareye ne anlam
yüklendiği ve söz konusu görüntünün muhtemel yorumlarının ön plana çıkması daha önemli..
Yaşanılan zaman diliminde ışık ve mekanı duygularımızla yoğurmamız..
Fotoğraf basit bir çekim aşamasından ibaret değildir. tüm birikimlerin ışığında;
planlama, tasarım, uygulama(çekim), sunum aşamalarından oluşur. Yani fotoğraf makinesi ile
çekim önemli aşamalardan biri olmakla birlikte, diğer aşamalar ve birikimler de önemli paya
sahiptir.
Fotoğrafın Tarihcesi;
Thomas Wedgwood (1771-1805) kalıcı malzeme üzerine görüntü kopyalamayı düşünen
ve bunun için bir yöntem geliştiren bir bilim adamı olarak fotoğrafın doğmasına neden
olmuştur. Wedgwood’un çocukların en etkili öğrenmeyi görsel yoldan gerçekleştirdiğini ortaya
koyarak bu alanda çalışmalar başlatmıştır. Işık kullanarak kalıcı görüntüler elde etme
deneylerine başlamış ve gümüş nitratla kaplanmış bir kâğıda belli nesnelerin şekillerin lekesini
pozlamayı, oluşan görüntüyü karanlık odada saklamayı başarmıştır. Tekrarlanabilen bu
yöntem filmli fotoğrafçılığının doğuşudur.
İlk kalıcı fotoğraf 1825 yılında Fransız mucit Nicéphore Niépce tarafından
oluşturulmuştur. Bu ilk fotoğraf 8 saat pozlanma sonucunda oluşmuştur, bu açıdan pratik
kullanımdan uzaktır. Niépce, gümüş bileşenlerini kullanarak Louis Daguerre ile
araştırmalarına devam etmiştir. 1833′de Niépce’nin ölümü ile Daguerre çalışmaları tek
başına sürdürmüş ve günümüzde ilk fotoğraf olarak kabul edilen çalışma ise Louis
Daguerre tarafından 1839 yılında Paris’te bir sokağı fotoğraflarken ayakkabısını
parlatmak için duran bir vatandaşı fotoğraflaması ile olmuş ve Fransa tarafından
Fransızların dünyaya armağanı olarak duyurulmuştur.
Bu fotoğrafta aslında daha fazla insan var ancak pozlama süresi uzun olduğu için, hareket
eden insanlar fotoğrafta çıkmamış. Ayakkabı boyatan kişi ise durduğu için fotoğrafta yer
alabilmiş.
Gelişmeler neticesinde tarihte ilk fotoğraf studyoları kurulmuştur.
1963 – Çektiğiniz fotoğrafı anında görmenizi sağlayan ilk ürün ‘Polaroid Instant Color
Film’ adıyla Polaroid tarafından tanıtıldı ve bugün dijital makinelerle anında sonuç
almanın ilk atası ortaya çıkmış oldu.
1969 – Willard Boyle ve George Smith CCD’nin temel tasarım prensiplerini belirleyip
basit yapısını tasarladılar. Dijital fotoğrafçılık için atılan bu ilk adım öylesine önemliydi
ki bu sene yani 2009 yılında Nobel ödülü aldılar.
1971 – Intel dünyanın ilk tek yongalı mikroişlemcisini, Intel 4004, tanıttı (2250 transistör
içermekteydi). Her türlü elektronik alanında olduğu gibi günümüzde kullandığımız dijital
makinelerin de bu kadar yetenekli olmalarında çok büyük pay sahibi olan bu
mikroişlemciler çok büyük hızla gelişmeye hala da devam etmekteler
1991 – Ve ilk DSLR, Kodak Still Video Camera, tanıtıldı! 1991 yılında satılmaya
başlanan Kodak DSC-100, 1024 x 1280 piksel çözünürlüklü 1.3MP CCD’ye sahip dijital
bir arkalıktı ve gövde olarak da Nikon F3′ü kulanıyordu. 200MB harici belleğe sahip DSC
birimine bağlı olarak çalışan DSC-100, 2.5fps’de 6 kare sıralı çekim yapabilmekteydi.
Kodak uzunca bir süre bu alanda tek olarak, Nikon ve Canon’un filmli gövdelerini
kullanarak çalışmaya devam etti.
Bu dersi daha iyi anlamak için GEORGE EASTMAN HOUSE müzesinin hazırlamış olduğu kısa
Belgeselleri aşağıda bulabilirsiniz.
Bölüm 1 Fotoğrafçılıktan Önce
Bölüm 2 Dagerreyotipi
Bölüm 3 Talbot’nun Yöntemleri
Bölüm 4 Kolodyon İşlemi
Bölüm 5 Albümin (Yumurta Akı) Baskı
Bölüm 6 Platin Baskı
Bölüm 7 Pigment Baskı Yöntemleri
Bölüm 8 Woodbury Tekniği
Bölüm 9 Jelatin Gümüş Yöntemi
Bölüm 10 Renkli Fotoğrafçılık
Bölüm 11 Dijital Fotoğrafçılık